Oca25
Siyaset Üzerine
Gönderen Mammares
Siyaset
hakkında konuşmak, hatrı sayılır bir birikime sahip olduktan sonra atılması
gereken adımdır. Televizyonlarda, miting meydanlarında gördüğümüz kişiler
elbette iyi bir eğitimden geçmiş, devlet yönetimi hakkında bilgileri bizlerden
fazlasıyla üstün olan kişiler fakat gel-gelelim ki kendi aralarındaki
atışmalar, meclisteki istişare adı altındaki toplantılardan çıkan yersiz
gürültüler, bir kahvehane ortamını andıran itici bağırışmalar ve her zaman
olmasa bile arada çıkan arbede olayları. Devlet yönetimi yapılan, Türkiyedeki
tüm insanların kaderini, yaşam standartını etkileyecek olay ve kararların
verildiği bir mekan olarak çoğu zaman işlevinin dışına çıkıyor parlamento adını
verdiğimiz mecra.
Siyaset
belki de üzerine konuşmam gereken en son konu, o kadar donanımsızım ki fakat
gördüğüm olaylar izlenimlerim bir takım olayların yerli yerinde gitmediğinin
açık bir göstergesi. Meclis kürsüsünde konuşma hakkı alan bir milletvekili veya
şahsın arkadaş ortamında konuşur gibi ukala tavırlar takınması ve tartışmaları
hakaret boyutlarına getirmesi olayın iğrenç yüzünü gözler önüne sermekte.
Ayrıca konuşmalarında ve karşı tarafa yaptıkları ithamlarda bu kadar rahat
olmaları, yaptıkları söylevler veya ithamların karşılığında herhangi bir
yaptırımın olmamasından kaynaklanıyor olsa gerek. Herhangi bir meclis üyesi
-fikiri ne olursa olsun- açıklama yaparken diğer meclis üyelerinin konuşmacıyı
dinlerken asabi tavırlar sergilemesi yerinden kalkması ve diğer vekillerin
üzerine yürümesi akıl alır şeyler değil. Bu olgunluğa erişmiş bir insanın böyle
hareketler sergilemesi ülke kararları alınan bir divanda fazlasıyla abes
kaçıyor.
İncelememiz
gereken diğer bir tutum ise partilerin birbirlerine olan tutumu. Parti ismi vererek
durumu sabote etmek istemiyorum fakat ortada bir durum var ki içler acısı.
Türkiyedeki partiler siyaset yapmayı karşı görüşlü partiye itham ve yahut
partinin yaptığı icraatlara olumsuz eleştirilerde bulunmak zannettiği sürece bu
ülkede bazı partiler başı götürüp iktidarlığını perçimlerken bazı partiler ise
iktidar partisinin yaptığı veya yapacağı işler üzerinden yorum yaparak
nemalanmaya çalışacaktır. Bir ülkede sağlam bir muhalefetin olamamasının
sancılarını çekiyoruz. İktidar partisi yaptığı
icraatlar karşısında durabilecek, tehdit unsuru bulundurabilecek
bir partinin varlığını göremeyince daha cesur adımlar atmaya başlamış oluyor.
Bu durumun bir çok olumlu ve olumsuz tarafları var. Olumlu tarafı yapılan
projeler, ileriye doğru yapılan planlar, kalkınma çalışmaları karşı tarafta bir
muhalefet olmadığı için sözüm-ona partiler muhalefet yapmayı beceremediği için
daha hızlı bir şekilde programa alınıp hızlı bir şekilde sonuçlandırılacaktır.
Diğer taraftan muhalif bireyler bulunmadığı için iktidarda bulunan partiye
inanılmaz bir özgüven, kendisine yapacağı icraatlarda herhangi bir muhalif
bulunmadığı için bir nevi tekelcilik kavramıyla izah edebileceğimiz bir durum
ortaya çıkmakta ve bu ülke geleceği için her kesimi kucaklamadığından dolayı
iktidardaki partiye karşı bazı provakatif eylemler düzenleneceği ve devlet içi
huzurun ve güvensizliğin yer yer bozulacağı kanısındayım.
Anlattığım
durumlar sadece bugün için geçerli bir olgu değildir. Genel olarak
incelediğimizde ve aklıselim olarak düşündüğümüz vakit çoğu insanımızın bu
takdire varacağı kanısındayım. Siyasetçiler durum değerlendirmeleri yaparken
sadece kendi görüşünü kucaklayan insanları kayırdığı müddetçe bu ülkede
sağlıklı bir şeylerin yapılması imkansız. İronik bir şekilde siyasi
partilerimizin çoğu bir fikir veya ideolojiyi savunarak ve onun üzerinden
siyaset yaparak bir yerlere gelme düşüncesinde. Temel amacın insanların
inançlarına saygılı, barış ve huzurun sağlandığı bir ortam olması gerekirken
partiler toplum içerinden kensine sürekli itaat edebilecek yandaş bir kesim
oluşturuyorlar. Partilerin oluşturduğu bu kesimler genellikle gençlerden kurulu
bu kesimler kendi aralarında çatışmak yoktan yere kan dökmek ve iç huzuru
bozmaktan başka hiç bir amaca hizmet etmemekle partilerimizin oyuncağı gibi
ordan oraya savrulmaktadırlar.
Üzerine
konuşulması yazılması çok hassas konuların böylesine basite indirgeyip konuşmak
haddimi aşmak gibi algılanabilir belki benim de gözardı ettiğim dikkatsizliğime
gelen bir çok olgu olay içerisinde eriyip gitmiş olabilir fakat asıl değinmem
gereken şey şu ki siyasetçilerimiz ne zaman tribünlere oynamak yerine, nasıl
güzel bir Türkiye yaratırız mottosuyla yola çıkıp, yapacakları işlerdeki
samimiyeti bizlere gösterdiği zaman Türkiye daha yaşanılası daha müreffeh bir
ortam olacağından adım gibi eminim.