Güney Ekpresi

Gönderen Mammares

İnsan yazmaya ara verince tekrar başlarken gerçekten zorlanıyormuş bunu farkettim. Neyse pek kasıntı cümleler kurup sizin ve benim değerli zamanınızı çar-çur etmek istemem. Bu arada uzun süre yalnız kaldık, şakası bir yana kasımdan beri yazmıyorum. Bir yerden başlayayım artık, kaldığımız yerden devam ediyoruz tüm heyecanımızla...
Artık deneme formatında yavaş yavaş çıkıyorum. Neyse neyse lafı uzatmayalım dedik fakat iyice uzadı gitti. Sizlere en sonki tren yolculuğumdan bahsetmek istiyorum. Malum öğrenci adamız, tren fiyatları makul bir çerçevede seyretmesine rağmen gidip en ucuz trene binersen seyahat boyunca yaşamadığın macera kalmaz arkadaş.
Haydarpaşa garındayız, trenin kalkmasına yaklaşık yarım saatten fazla var, bekleme odasında biraz bekleyip soluklanalım derken içeri adım atar atmaz bir aile ile karşılaştık. Etraftaki insanlara hiç aldırış etmeden bekleme salonunun orta yerinde yemek yiyorlar. Yemek dediysek kuru fasülye-pilav değil heralde, yeşil soğan domates ve ekmek ve birden yan tarafımızda çekim yapan genç bir topluluk. Zihnimden geçiriyorum acaba bu insanlar çekim için mi buradalar? Yok yok olamaz insan bir rolü bu kadar mükemmel oynayamaz. Neyse ki sonradan öğrendiğimiz üzere doğulu bir aileninin tren macerasının ilk demleri ve çekimle uzaktan yakından alakası yok.
Tren vaktinin yaklaşmasınya Güney Ekpresimize doğru yol alıyoruz ve aynı aile hatırı sayılır bir eşyayı trene yüklemekle meşgul, rahatsız etmeden yanlarından geçiyorum ama çıkardıkları gürültünün haddi hesabı yok. En sonunda tren sorumlusu trene bu kadar fazla aşırı yüklemenin olamayacağını yumuşak bir dille izah ediyor, anlayışlı çıkıyorlar. Çoluk çocuk trenden çuvalları tekrardan indiriyorlar daha sonra o çuvalları ne yaptıkları muamma, benim de herhangi bir bilgim yok bu konuda.
Ve tren yolculuğumuz başlar, uzunca bir yolculuk bizi beklemekte. Avam treni nostalji amaçlı bir şey zannede dursun. İstanbul-Eskişehir hattı bu trenler sayesinde bu kadar rahat, güvenli ve ucuz..
Tren yolculuğumun ekserisi uyumakla geçiyor arada sırada uyanıyorum ve yanımda sürekli değişen silüetler görüyorum dedim ya güney ekpresindeyim ve ucuz etin yahnisi de böyle oluyor işte. Her kalktığımda yanımda farklı bir insan görmekteyim fakat nedense bir kız da gelip yanıma oturmamış aşkolsun. Bir kez daha uyanıyorum bu sefer yanımda kimse yok kendimi çifte koltuğun gerçek sahibi ilan edecekken bir anda tüm kafalar arkaya dönüyor, önemli bir şey olmalı diyerekten kafamı arkama çevirdiğimde kafamın üzerinde hızla geçen bir muhabbet kuşu görüyorum. Tüm pulman kuşu yakalamak için seferberlik ilan ediyoruz, yaşlı bir teyzem akıl edip eşarbını feda ediyor 'alın bunu kullanın yeter ki kuşa bir zeval gelmesin' gibilerinden bir şeyler mırıldanıyor. Aslında teyzem öyle bir şey demedi fakat siz dedi farzedin bir anımızı anlatıyoruz şurada işe biraz heyecan katmak lazım. Teyzemin bu davranışı diğer tren avamından büyük tebrikler alıyor ve teyzemizi sırtlayıp havalara atıyoruz, teyzemiz adeta bir şampiyon edasında kazanılan bu zaferi kutluyor. Timsah yürüyüşü, üçlük çektirmeler derken tren avamı yeniden sakinleşiyor ve herkes yerine geçip rutin işlerine devam ediyor ben ise uykuma. Tekrardan bir amca yanıma gelip yan koltuğun müsait olup olmadığı hakkında bir şeyler zırvalıyor. Otur amcam otur diyorum, tereddüdsüz oturuyor. Yerine tam olarak yerleştikten sonra pervasızca 'su varsa içek' diyor. Olsa tükan senin amcam diyorum biz de çok susadık diyip kestirip atıyorum aksi taktirde hiç susacağa benzemiyor.
 Bir tren yolculuğunda insan en fazla kaç kişiyle muhatab olabilir ki demeyin Güney ve yahut Doğu ekpresini deneyin. Ucuz etin yahnisi yenmez derler ama biz yedik tadı da fena değil, her kesimden insanın yer aldığı bu trende eğlenmek çok kolay; kendinizi kasmaya hiç gerek yok biletinizi alın ve arkanıza yaslanın, arkası gelecektir.

1 yorum:

  1. uzunca aradan sonra gelen bir yazı ve performans düşüklüğü :D neyse olacak olacak :D

    YanıtlaSil